Rosatom Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü ve Bölge Başkan Yardımcısı Alexander Voronkov, Akkuyu Nükleer Santrali’nin yanı sıra Türkiye’de yapılması planlanan benzer projelerin inşası için de katkı vermeye hazır olduklarını belirterek, “Türkiye’de bir nükleer santral inşa etme deneyimi bize ülke için ciddi bir temel sağlıyor. Ancak yeni projelerin olup olmayacağı elbette yetkili makamların ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kararıdır” dedi.
Rosatom ve Akkuyu Nükleer A.Ş’nin Ankara’da düzenlediği ‘Medya Semineri’nde konuşan Voronkov, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Mersin’in Gülnar ilçesinde Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşasını devam ettiren Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’un, Türkiye’de yapılması planlanan diğer nükleer projelerde yer alıp almayacağına ilişkin soruya yanıt veren Voronkov, iki ülke arasında böyle bir karar alınması durumunda yeni projelerde de yer alabileceklerini söyledi. Voronkov, Türkiye’de nükleer enerjinin yanı sıra rüzgar enerjisi santrali konusunda da çalışıp çalışılamayacaklarına ilişkin bir soruya ise “Rüzgar, enerji karması açısından büyük bir önem taşıyor. Rosatom olarak rüzgar enerjisi ile de ilgileniyoruz. Rusya’da şu an bizim inşa ettiğimiz 2 adet rüzgar çiftliği bulunuyor. Bu projeler sayesinde rüzgar enerjisi konusunda iyi bir deneyim elde ettik. Türkiye’de de böyle bir proje yapılması durumunda elbette bununla da ilgileniriz. Bu konu, mevcut koşullara göre şekillenecektir” yanıtını verdi.
“Akkuyu NGS Türkiye için çok yararlı olacaktır”
Voronkov, Akkuyu NGS’nin Türkiye’ye yapacağı katkılar konusunda ise şunları söyledi:
“Her nükleer santral, inşa edildiği ülkeye büyük katkılar sunar. Gayrı safi yurt içi hasılaya katkı verir. Akkuyu NGS’de bu yönlerden Türkiye’ye yararlı olacaktır. Santralde şu anda da pek çok Türk firması yer alıyor ve pek çok Türk vatandaşı çalışıyor. İnşaat tamamlandığında yine Türk vatandaşları burada çalışacak. Rusya’da nükleer enerji konusunda eğitim alan mühendisler var. Onlar Türkiye’ye ciddi bir bilgi birikimiyle dönüyor. Bu da yetişmiş insan gücü açısından çok ciddi bir katkı demek. Bütün bunların yanı sıra elbette santralin inşa edildiği bölgede konaklama, lojistik ve benzeri alanlarda ihtiyaçlar doğuyor ve bunlar karşılanıyor. Böylece bölgeye altyapı anlamında kaktı sağlanıyor. Yani bir nükleer santral hem bulunduğu bölge hem de ülkenin tamamı için çok büyük artılar sunuyor.”
Voronkov, seminerde Rosatom’un Türkiye ve dünyadaki çalışmaları konusunda bir de sunum gerçekleştirdi. Voronkov, sunumunda ilk olarak Rosatom hakkında bilgi verdi. Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumunun 250 binden fazla çalışanı bulunduğunu söyleyen Voronkov, kurumun yıllık 17.8 milyar dolarlık bir gelire sahip olduğunu belirtti. Rosatom’un uranyum madenciliğinden yakıt üretimine, ekipman üretiminden NGS işletimi ve bakımına kadar pek çok alanda faaliyet gösterdiğinin altını çizen Voronkov, kurumun bu aşamaların her birini özenle gerçekleştirdiğini söyledi.
“Dünyanın tek nükleer buzkıran filosuna sahibiz”
Rosatom’un dünyada nükleer güç inovasyonunda ilk 10 içerisinde yer aldığını vurgulayan Voronkov, “Dünyanın tek nükleer buzkıran filosuna sahibiz. Bu buzkıranlar tüm yıl boyunca Kuzey Deniz rotasında güvenli yolculuğa olanak sağlıyor. Bu rota, Süveyş Kanalı rotasına oranla teslimat zamanını yüzde 10 ila 32 arasında kısaltıyor ve bu bakımdan çok önemli. Bu buzkıranlar sayesinde neredeyse 50 metre derinliğe kadar olan buzları kırabiliyoruz. Rosatom sadece nükleer santral yapmıyor, bu santrallerin işletimini de gerçekleştiriyor. Akkuyu NGS konusunda da bu deneyimimizi Türkiye’deki uzmanlarla paylaşıyoruz. Bizim Rusya dışında yaptığımız her proje için mutlaka Rusya’da bir referans projemiz vardır. Bu da ortaklarımıza güvence veriyor. Bizim için inşadan sonraki süreç, yani işletim süreci de çok önemli. Altyapı konusunda da destek veriyoruz ki, bu da eğitimle başlıyor. Bunu Türkiye’de de yapıyoruz. Ben de Rosatom’un Türkiye projesini destekleyen bir konumda olmaktan son derece memnunum” diye konuştu.
“Yılda 213 megaton karbon emisyonu önleniyor”
Voronkov sunumunda, nükleer enerjinin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda sunduğu katkıları da anlattı. Rus yapımı nükleer santrallerin her yıl toplamda 213 megaton karbon emisyonunu önlediğini belirten Voronkov, “Bu rakam 33.3 megahektarlık bir orman alanının önleyeceği emisyona denk bir rakam. Bu da ABD’deki orman alanlarının yüzde 11’ine ve artı olarak da Almanya’daki toplam ormanlık alanın 3 katına tekabül ediyor. Nükleer enerji aynı zamanda Birleşmiş Milletler Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için de katkı sağlıyor. Hatta bu hedeflerin pek çoğuna ayrı ayrı hizmet ediyor. Bunlar arasında ekonomik büyüme, sağlık, refah, temiz su ve arıtma, açlığın sıfıra indirilmesi, eğitim, altyapı, inovasyon ve endüstri gelişimi de bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Sunumunda, ‘Yaşam için enerji’ başlıklı bir videoyu katılımcılarla paylaşan Voronkov, basın mensuplarına dünyadaki ilk nükleer santralin ne zaman inşa edildiği ve isminin ne olduğu sorusunu da yöneltti. Voronkov, ‘1954 Obninsk Nükleer Santrali’ olan doğru yanıtı veren basın mensubuna, hatıra olarak bir hediye takdim etti.