Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, önümüzdeki günlerde meclisin onayına sunacakları borçlanma talebinin ihtiyaçtan kaynaklı bir talep olduğunu belirterek, “Olağanüstü koşullar yaşanıyor Türkiye’de. Merkezi yönetimde aynı sıkıntıyı çekiyor, Mersin’de, diğer belediyeler de. Dolayısıyla bu eksikliği gidermenin yollarından bir tanesi borçlanma” dedi.
Seçer, katıldığı bir televizyon programında korona virüs sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Önümüzdeki süreçte 30 büyükşehir belediyesinin aşağı yukarı benzer ekonomik sorunlar yaşayacağını ifade eden Seçer, “Bunu bekliyorduk, bizim için sürpriz değil. Belediyenin gelir kaynakları belli. Pandemiyle mücadele süreci bütün gelirleri etkiledi. Türkiye ekonomisi küçüldü, ihracat azaldı, esnaf dükkan kapattı, fabrika kapandı ya da üretime ara verdi. Bütün bunlar Türkiye’nin cirosunu azalttı. Cirosunun azalması demek vergi gelirlerinin düşmesi demek. Onların da belediyeye düşük pay olarak aktarılması demek. İller Bankası için de aynı durum söz konusu. Çok dramatize etmiyorum ama zorlanacağız, zorluk çekeceğiz” diye konuştu.
“Kamu bankaları da devreye girmeli”
Hükümetin, belediyelerin SGK primleri ve vergi borçlarıyla ilgili belediyeleri rahatlatacak düzenlemeler getirdiğini ancak bunun yeterli olmadığını savunan Seçer, “Merkezi yönetim tarafından bunun dışında bazı faydalar sağlanabilir. Bunu sağlayamıyorlarsa diğer taraftan meclisin, belediyelerin, bankalardan, finans kuruluşlarından borçlanmasına katkı sunması lazım, yetki vermesi lazım. Bu da yetmiyor devlet bankalarının devreye girmesi lazım. Bu tür durumlarda özel bankalar, özel finans yapıları bize mesafeli olabilir ama kamu bankalarının bize finans maliyeti bakımından sağlayacağı iskontolar, düşük maliyetli finans yaratmaları açısından da bize katkı sunması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Başkan Seçer, pandemi süreci başladığı andan itibaren Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak pandemi kurallarına riayet ettiklerini, İl Pandemi Kurulu ile uyumlu çalıştıklarını vurgulayarak, ücretsiz ekmek dağıtımı tartışmasında abartılı, haksız suçlamalara maruz kaldıklarını öne sürdü. Seçer, şöyle devam etti; “Biz kurallara uyuyoruz, yasalardan aldığımız yetkiyle yaptığımız her iş ortadır. Bunun dışında bir üst makamdan, merciden izin alarak iş yapmamız gerekiyorsa bunu da öyle yapıyoruz. Biz iddia edildiği gibi idareden, merkezi hükümetten ya da valilikten ayrı bir baş çekerek kendi başına buyruk bir hizmet anlayışı içinde değiliz. Ama yerelde birinci derecede vatandaşa dokunacak olan kurumlar belediyelerdir, belediye başkanıdır. Hem hacmi itibariyle, kaynakları itibariyle, insan kaynağı itibariyle diğer bütün kurumlardan çok daha hareket alanı geniş bir kurumdur. Bu tip durumlarda da bizden çok şey istenmesi normaldir. Ama bunlar beklenirken önümüze engel konulması doğru değil. Her şey kanunlar çerçevesinde yürüyor. Anayasal, yasal kurumdur belediyeler. Biz de yasalardan aldığımız yetkiyle görevimizi yapıyoruz ve herhangi bir endişe yaşamıyoruz.”
“Kuralları uygulamada gevşeme olursa sıkıntılar olabilir”
Salgın sürecinde Mersin’in durumu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Seçer, “Mersin baştan beri bu süreci kontrollü götürdü. Bunda herkesin katkısı var. Başta vatandaşlarımızın katkısı var. Sağlık çalışanlarımızın katkısı var ve kurumların katkısı var. Nüfus yoğunluğuna baktığınız zaman diğer illere oranla aşağılardayız. Bu tabi kentim açısından sevindirici bir durum. Ama bu demek değildir ki, hep böyle gidecek. Eğer rehavet ortamı söz konusu olursa, kuralları uygulamada gevşeme olursa, vatandaş ve bizler görevimizi yapmazsak sıkıntılar olabilir” dedi.