Korona virüs (Covid-19) pandemisinin ön cephedeki savaşçıları sağlıkçılar, bir taraftan fedakarca virüsle mücadeleye devam ederken, bir taraftan da çok özlemelerine karşın sorumluluk bilinciyle aylardır ailelerinden uzakta yaşıyorlar. Mersin’de Mustafa Baysan öğrenci yurdunda kalan kimi hekim, kimi hemşire sağlık çalışanları, ailelerini ve yakınlarını riske atmamak için pandemi bitene kadar eve dönmemekte kararlı.
Covid-19 salgınının Türkiye’de görüldüğü geçen yıl mart ayından bu yana yoğun bir mücadele veren sağlık çalışanları, bir taraftan da ailelerine olan özlemin ağırlığıyla yaşıyor. Pandeminin başından itibaren hep ‘aileme virüs taşırsam’ korkusuyla yaşayan sağlık çalışanlarının büyük bölümü, riskin devam ettiği bugünlerde de virüs bulaştırma endişesiyle halen ailelerinden uzakta kalmayı tercih ediyor.
Mersin’de de bazıları Covid-19’u da atlatan ve ailelerini çok özledikleri halde sorumlulukları ağır bastığı için aylardır evlerine gitmeyen sağlık çalışanları, pandemi bir an önce bitip ailelerine kavuşmak için herkesi sorumlu ve bilinçli davranarak önlemlere uymaya çağırıyor.
Mersin’in merkez ilçe Yenişehir Belediyesinin geçen yıl ağustos ayından itibaren sağlık çalışanlarına tahsis ettiği Mustafa Baysan Yüksek Öğretim Erkek Öğrenci Yurdunda da şu anda 102 sağlık çalışanı kalıyor. Bunlardan aile hekimi Dr. Haydar Karakoyun, biri zihinsel ve bedensel engelli iki çocuğu ile eşine virüs bulaştırmamak için 10 aydır yurtta kalırken, annesi ve babası işitme engelli olan hemşire Berrin Uz da yaklaşık 4 aydır ailesinden ayrı yaşıyor. Dr. Karakoyun ve hemşire Uz, pandemi sürecinde yaşadıklarını İHA muhabirine anlattılar.
10 aydır evine gidemiyor
Tırmıl Aile Sağlığı Merkezinde çalışan ve 21 yıllık hekim olan Dr. Haydar Karakoyun, biri zihinsel engelli iki çocuk babası. En büyük korkusu ise 18 yaşındaki zihinsel ve bedensel engelli kızı İlayda ile 13 yaşındaki oğluna ve öğretmen olan eşi Sona’ya virüs bulaştırmak. Aylardır evine gitmeyen Karakoyun, bu süreçte korona virüse de yakalandığını ve tercihinin ne kadar doğru olduğunu vurguladı.
Çocuklarıyla cep telefonuyla görüntülü olarak görüşen ve özlem gideren Dr. Karakoyun, pandeminin Türkiye’de görülmesinin ardından mayıs ayından itibaren evine gitmediğini söyledi. Karakoyun, “Kızım hem zihinsel engelli hem de kronik hastalıkları var. Korona virüsü kızıma ve etrafıma bulaştırmaktan korktuğum için bir yol arayışındaydım. Hatta ilk başta bir daire kiraladım. Sonra bir süre Büyükşehir Belediyesinin Macit Özcan Tesislerinde kaldım. Yenişehir Belediyemizden Mustafa Baysal öğrenci yurdunun açılacağını ve sağlıkçılara hizmet vereceğini duyunca buraya geldim. Geçen sene mayıs ayından bu yana evime pek gidemiyorum, çünkü kızıma bulaştırırım diye korkuyorum” dedi.
“Onları tamamen kaybetmektense içimdeki sevgimi büyüterek yaşamaya çalışıyorum”
Evinden ayrı olmasının zorlu bir süreç olduğunu, ancak kendisini ‘koskoca hayattan bir yıl çok önemli değil’ diyerek motive ettiğini belirten Karakoyun, “Sonuçta kızıma, oğluma eşime, komşularıma bulaştırabileceğim ölümcül bir hastalık varken, onları tamamen kaybetmektense hayatımdan bir yılımı uzak kalarak, içimdeki sevgimi büyüterek yaşamaya çalışıyorum. Duygusal anlar da yaşıyorum. Arada bir uzaktan da olsa sarılamadan görüşüyoruz ama kızım hala kabullenemedi. Biraz zorlanıyor ama mecbur öyle bir süreç olacak, bu bir savaş. Bu savaşta da bizler en öndeyiz. Hastalığın bulgu vermesi en az bir hafta sürüyor. O hafta içerisinde ben eve gitmiş olsam çocuklarıma bulaştırabilirim. Bunu önlediğimi düşünerek katlanıyorum. Sağlık Bakanımız ‘pandemi bitti’ dediği ana kadar böyle sürecek. Umarım bir an önce olur” diye konuştu.
Korona virüse yakalandı
Yaklaşık 40 gün önce korona virüse yakalandığını da söyleyen Karakoyun, kendisini yurtta izole ettiğini, ancak çok yüksek ateş, nefes darlığı, kalp çarpıntıları, göğüs ağrıları olunca hastaneye kaldırıldığını anlattı. Karakoyun, “13 gün hastanede yattım. Yurdun buradaki önemini bir kez daha anlamış olduk. Allah razı olsun bu yurdu bize açanlara. Eğer ben o süreç içerisinde hastalık tespit edilene kadar eve gitmiş olsaydım çocuklarıma bulaşacaktı. Kızımın hayatını tehlikeye atmış olabilirdim. Bu nedenle yurttaki tüm hizmetler için başkanımıza ve buradaki arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Toplumdan maske, mesafe ve temizlik kurallarına ciddiye alarak uymalarını isteyen Dr. Karakoyun, “En ufak bir şüphelerinde mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurup testlerini yaptırsınlar ve gerektiği gibi ciddi bir şekilde kendilerini izole etsinler” dedi.
“Annem de babam da işitme engelli. Onlara virüs bulaştırmaktan çok korkuyorum”
VM Medical Park Hastanesinde hemşire olarak görev yapan 22 yaşındaki Berrin Uz ise 4 aydır yurtta kalıyor. Annesi 43 yaşındaki Neslihan ve babası 48 yaşındaki Halil Uz’un işitme engelli olduklarını dile getiren 4 yıllık hemşire Uz, işitme engelli ablasıyla birlikte aylardır evden uzakta yaşadıklarını söyledi. Uz, “Anneme ve babama bulaştırma riskinden çok korkuyoruz. Onlara bulaşırsa hastaneye yatma süreci çok zorlu geçer, çünkü çoğu sağlık çalışanı arkadaşımız işaret dili bilmediği için kendilerini ifade edememe korkuları var. Bu nedenle en çok aileme bulaştırmaktan çok korkuyorum. Kendimden geçtim, ailem çok önemli benim için. O yüzden burada kalmayı tercih ettim. Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit’in böyle bir imkan sunduğunu öğrendim ve ilk fırsatta buraya geçtim. Yaklaşık 4 aydır burada kalıyorum” şeklinde konuştu.
“Çok özlüyoruz”
Ailesiyle sürekli telefonla görüntülü konuştuklarını belirten hemşire Uz, birbirlerini çok özlediklerini, ancak süreci atlatıncaya kadar bu duruma katlanmak zorunda olduklarını söyledi. Pandemi bitene kadar yurtta kalmayı sürdüreceğini ifade eden Uz, “Ailem gün içerisinde defalarca arıyor, dikkat etmemi defalarca vurguluyorlar ve bana kavuşabilmek için sabırsızlıkla pandemi sürecinin bitmesini istiyorlar. Ben de çok özledim onları. İki kız kardeşiz, ablam işitme engelli öğretmeni. O da annemlerden ayrı yaşıyor. İki kızları da uzakta olduğu için özlemleri çok yoğun” diye konuştu.
İşaret diliyle birbirlerine özlemlerini dile getirdiler
Uz, annesiyle telefondan işaret diliyle görüntülü konuşarak özlem giderdi. Hemşire Uz, annesinin, insanların bu süreçte duyarsız davranmalarına kızdığını da aktararak, salgının bir an önce bitmesi için herkesten kurallara uymalarını istedi.