Yıllarını bir siyasi partinin ideolojisine inanarak o doğrultuda çalışarak geçirmişsiniz.
Emek vermiş, ter akıtmışsınız.
İlçe Başkanlığı.
İlçe Sekreterliği.
İl Genel meclis üyeliği yapmışsınız.
Görevden kaçmamışsınız.
Ekonomik sıkıntılara girmişsiniz.
Zamanını bu uğurda harcamaktan çekinmemişsiniz.
Belki de seçime giremeyecek durumdaki partini seçime sokmuşsunuz.
Aday bulamayan partiye aday bulmuşsunuz.
Partinin Büyükşehir adayının ayağına kurban kesmişsiniz.
Tüm toplantılarının masrafını karşılamışsınız.
Parti protokollerine uymuş, uygulamışsınız.
Ayağına kurban kestiğiniz beyefendi seçimi kazanmış.
Güzel değil mi?.
Sonra;
Beyefendi ile beraber iklim değişmiş.
Beyefendinin adamları gelmiş, partinin emektarları gitmiş.
Tek tek.
Eski yeni demeden.
Liyakat beklerken, bertaraf olmuşlar.
Bir kişi değil.
İki kişi değil.
Emek verenler kapı dışarı atılmış.
Beyefendinin partilileri baş tacı yapılmış.
“Dert üstü murat üstü” bir ekip yaratılmış beyefendinin yeni düzeni için.
Dozerler.
Greyderler.
Kepçeler.
Harıl harıl çalışmaya başlamış.
Nerede?.
Beyefendinin adamlarının emrinde.
Bağında.
Bahçesinde.
Evinin yolunda.
Ahali şaşkın.
Emektar partililer daha da şaşkın.
Dillerinde hüzünlü bir şarkı:
“Böylemi esecekti, son günümde bu rüzgar.”
**
Sevdiğim Laflar:
“ADAM İŞ BAŞINDA BELLİ OLUR!..”