Mersin’in Akdeniz ilçesindeki belediye seçimleri, demokratik süreçlerin nasıl kirletilebileceğine dair endişe verici bir örneği sunuyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olduğu iddia edilen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) ile yaptığı kirli ittifak, sadece siyasi çıkarların peşinde koşmakla kalmadı, aynı zamanda Akdeniz Belediyesi’nin terör örgütü PKK’ya peşkeş çekilme riskini doğurdu.
Demokratik seçim süreçlerinin temel prensiplerinden biri olan adil rekabet ve şeffaflık, bu kirli ittifakla birlikte ayaklar altına alındı. Siyasi partilerin seçim propagandasında gerçek dışı iddialar ve manipülatif taktikler kullanarak seçmeni etkilemeye çalışması, demokrasiye olan inancı sarsmaktadır.
Akdeniz Belediyesi’nin terör örgütü PKK’ya peşkeş çekilme riski, bölgede yaşayan insanlar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Terör örgütlerinin siyasi arenada güçlenmesi, bölgenin istikrarını ve güvenliğini tehlikeye atar ve demokratik süreçleri baltalar.
Bu kirli ittifak, sadece Mersin’in Akdeniz ilçesini etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin demokratik geleceğine yönelik bir tehdit oluşturacaktır. Demokratik değerlere sahip çıkmak ve terör örgütlerinin siyasi arenada güçlenmesine izin vermemek, her birimizin sorumluluğudur.
Sonuç olarak, Mersin’in Akdeniz ilçesindeki belediye seçimlerinde yaşanan CHP’nin PKK’nın siyasi uzantısı DEM ile kurduğu kirli ittifak, demokrasiye olan güveni zedelemiştir. Ancak bu durum, demokratik mücadeleyi durdurma sebebi değildir. Tam tersine, daha fazla demokrasi, şeffaflık ve adalet için mücadelemizi sürdürmeliyiz.