Türkiye, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesiyle 60 yıllık hayalini gerçeğe dönüştürüyor. Ülkeye tek kalemde ödeme yapılarak gerçekleştirilen en büyük yatırımlardan biri olma özelliğini taşıyan projenin istihdam oluşturmada ve ekonomik büyümede üstlendiği önemli rol ise uzmanların dikkat çektiği önemli konulardan biri. İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Dr. Rahmi İncekara, “Bu yatırımın geri dönüşünün Türkiye ekonomisine pozitif yönlü olarak yansımasını bekliyoruz” dedi.
Dr. Rahmi İncekara, Akkuyu NGS projesinin Türkiye ekonomisine yansımalarını değerlendirdi. Bir nükleer güç ünitesinin kurulmasının maliyetinin 3 aylık doğalgaz ithalatı maliyetiyle eş değer olduğuna dikkat çeken Dr. İncekara, “Aylık olarak bakıldığında yaklaşık 7,2 milyar dolarlık bir tutarın aslında Türkiye ekonomisine kazandırılması ve enerji maliyeti olarak dışarıya akması da bu noktada engellenmiş olacak. Dolayısıyla, bunları alt alta koyduğumuzda özellikle enerji konusunda çeşitliliğin sağlanması ve dışa bağlılığın kırılması aslında büyük kazanç” diye konuştu.
“Gayrisafi yurt içi hasılaya katkısı yaklaşık 50 milyar dolar”
Akkuyu NGS ile 60 yıl artı 20 yıl daha uzatabilme şansına sahip olunacak bir yatırımın önünün açıldığını belirten İncekara, projenin Türkiye ekonomisine etkisini şu sözlerle aktardı: “Akkuyu NGS ile Türkiye’nin elektrik enerjisi konusundaki yüzde 10’luk talebini karşılaması oldukça önemli bir konu. Bu oran hesaplandığında, İzmir ve Ankara’nın ihtiyaç duyacağı elektriğin karşılanması anlamına denk geliyor. Bu, özellikle içerideki bir kaynaktan sağlanacak. Türkiye’nin enerji konusundaki ithalatı ve özellikle döviz çıkışı noktasında ödemiş olduğu maliyetlerin daha aza indirgenmesi olarak karşımıza çıkacak. Aynı zamanda nükleer gücün şöyle de bir avantajı söz konusu; Türkiye’nin büyümesine yani gayrisafi yurt içi hasılasına katkısı yaklaşık 50 milyar dolar seviyesinde olacak. Benzer bir şekilde vergi gelirlerinde bu noktada 70 milyar dolar artması da yapılan çalışmalarda gözlemleniyor.”
Projede 11 bin kişi çalışıyor
Pandemi sürecinde de çalışmalarına aralıksız devam eden Akkuyu NGS, ülkenin en büyük istihdam merkezlerinden biri oldu. Şu anda yaklaşık 11 bin kişinin çalıştığı projede, inşaatın en yoğun olduğu dönemde yaklaşık 12,5 bin, işletme döneminde ise 4 bin kişiye istihdam sağlanması planlanıyor. Kadın istihdamı konusunda da ilgi çeken Akkuyu Projesi kapsamında, Akkuyu Nükleer A.Ş. ve inşaat sahasında toplam binden fazla kadın çalışıyor. İncekara, bu ayrıntının altını çizerek “Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde yaptığı etkinlikte Akkuyu’daki kadın istihdamına yönelik önemli ve güzel bilgiler aktarıldı. Dolayısıyla burada kadın istihdamı konusunda da önemli bir sinyal verildi. Akkuyu projesi hem kadın istihdamı hem de projenin geneli itibariyle de bakıldığında Türkiye ekonomisine önemli derecede katkı sağlıyor” ifadelerini kullandı.
İncekara, Rusya’da nükleer santral inşa edilen bölgedeki nüfus ve kalkınma hızının yüksek bir seviyede artmasının, Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu tarafından Mersin’de inşa edilen Akkuyu Projesinin bulunduğu bölgeyi nasıl etkileyeceğine ilişkin iyi bir örnek oluşturduğunu da kaydetti.
İstihdam ve ekonomik fayda demek
Nükleer enerjinin ekonomik ve sosyal etkilerini ise Avrupa ekonomisi verileriyle anlatan İncekara, şunları söyledi:
“Deloitte, 2019 yılının nisan ayında, nükleer enerjinin Avrupa Birliği üzerindeki sosyo-ekonomik etki değerlendirmesini yayınladı. Çalışmaya göre, nükleer enerjinin, Avrupa ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Buna göre Avrupa nükleer endüstrisi, AB’de 1,1 milyondan fazla vasıflı istihdam sağlıyor ve GSYİH’de yarım trilyon Euro’dan fazla artış getiriyor. AB’de kurulu nükleer kapasitenin her 1 gigawatt’ı, hem nükleer hem de ilgili ekonomik sektörlerin yıllık yatırımlarında 9,3 milyar Euro, Avrupa Birliği vatandaşları için 3,25 milyar Euro hane halkı geliri, 1 milyar Euro kamu geliri ve 0,15 milyar Euro ticaret fazlasını gösterir ve yaklaşık 10 bin kişiye de kalıcı ve yerel istihdam sağlar. Bunun yanı sıra AB GSYİH’sında da 4,3 milyar Euro üretir. Bu, nükleer endüstride harcanan her 1 Euro’nun AB GSYİH’sında 5 Euro ürettiği ve nükleer endüstride yapılan her işin AB ekonomisinde 3,2 iş sağladığı anlamına gelir. 160 GW kurulu kapasiteye sahip rüzgar enerjisi, Avrupa’da 250 binden fazla işi desteklerken, GSYİH’da 36,1 milyar Euro üretmiştir. 100 GW kurulu kapasiteye sahip güneş enerjisi ise sektörü 80 binden fazla işle destekler. Nükleerin 2050’deki elektrik karışımının dörtte birini (150 GWe kurulu kapasite) oluşturmaya devam etmesi durumunda, çalışma endüstrinin yılda 3 milyondan fazla işi destekleyeceği ve yılda 576 milyar Euro üreteceği, ayrıca vergi gelirlerini yılda 110,2 milyar Euro artıracağı ve hane halklarına harcanabilir gelirde 490,9 milyar Euro sağlayacağı da öngörülüyor.”
“Türkiye’nin enerji çeşitliliğinde tüm hızıyla devam etmesi gerekiyor”
Nükleer enerji, güvenlik, güvenilirlik, sıfıra yakın sera gazı emisyonu ve maliyet rekabetçiliği avantajlarını birleştiren ekonomik bir elektrik üretim kaynağı olarak değerlendiriliyor. Son birkaç yılda, mevcut nükleer santrallerin işletilmesine devam etme ve yeni nesil santraller inşa etme konusundaki küresel ilginin canlandığına da değinen İncekara, sözlerine şöyle devam etti:
“Gelecekteki elektrik ihtiyacını karşılamak için 2030 yılına kadar nükleer üretim kapasitesinde yüzde 100 artış olması bekleniyor. Pek çok ülkede nükleer çalışmalar bütün hızıyla devam ediyor. 19 ülkede yaklaşık 50’den fazla reaktörün inşa çalışması sürüyor. Reaktörlerin bulunduğu alanlar, özellikle gelişmiş ülkeler açısından bakıldığında, yerleşim yerlerini de kapsıyor. Birleşik Krallık nükleer çalışmalarda, 25 bin istihdam ve 14 milyar poundluk bir bütçe öngörüyor. Afrika kıtasının enerji konusunda yaşamış olduğu sıkıntılar ve bölgeye enerji aktarımı konusundaki çalışmaların da ağırlıklı olarak nükleer bazda devam ettiğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin enerji çeşitliliğinde tüm hızıyla devam etmesi gerekiyor. Türkiye, yenilenebilir ve yenilenemez enerjinin yanı sıra nükleer gücü de kullanarak daha üst seviyeye çıkarak, enerji bağımlılığını en aza indirgeyecek politikalara hız vermeli.”